Ahit~عهد, bir işi belgelemek ve onu iyice sağlama almak için önceden yapılmış olan anlaşmadır. [Lisanü'l-Arab, "ahd" mad.]
"Ahd" sözcüğü ile anlamdaş olduğunu söyleyebileceğimiz bir sözcük de Misak~ميثاق sözcüğüdür. Bu sözcük, hayvanları ve esirlerin bağlandığı ip veya kayd" anlamındaki v-s-k~و-ث-ق sözcüğünden gelme olup "işi sağlam tutma, güçlendirme, emniyet etme, bağlayıcı sözleşme, anlaşma" anlamındadır. [Lisanü'l-Arab "vsg" mad.]
Ahd~عهد ve misak~ميثاق sözcükleriyle ilk önce kişinin fıtraten (akıl ve vicdanı gereği) veya iradesiyle Allah'a verdiği sözler, Allah ile yaptığı antlaşmalar, sonra da yapılan her türlü anlaşma kastedilir.
Yasin/60-62, A'raf/, 35, 169, 172, Bakara/27, 37-39, Ta Ha/ 122, 123, En'am/130, Maide/ 13.
Kur'an'da onlarca ayette yer alan israiloğullarıyla olan misaklar da bu kapsamdadır.
Ahitlerin yerine getirilmesini emreden ayetin kapsamına alış-veriş, ortaklık, yemin, nezir [adama], sulh [barış] ve nikâh gibi bütün ahitler girer. Ahitlerin yerine getirilmesi bir zorunluluk olup Rabbimizin bu emri şu ayetlerde de geçmektedir: İsra/ 34, Maide/1, Bakara/177, Bakara/275, Nahl/91, 92, Felak/1-5.
Rabbimiz bu ayetlerde toplumsal yaşamın düzgün yürümesi için hayatî öneme sahip bir ahlak kuralını buyurarak müminlerin bu ahlakî kurala uygun davranıp davranmadıklarının onlar için sorumluluk getiren bir sınama olacağı bildirilmektedir. Sözü edilen ahlak kuralı, toplumsal yaşamın olmazsa olmazı sayılan "sözleşmelere sadakat" ilkesidir. İnsanlar verdikleri sözde durmalı, yaptıkları sözleşmelere uymalı, yeminler ve sözler kesinlikle bir aldatma aracı olarak kullanılmamalıdır. (En'am/152)
Yüce Allah insanların kendi istek ve tercihleri ile yaptıkları anlaşmaları bozmalarını kınamakta, böyle yapanları şiddetli bir şekilde azarlamaktadır. Ahdi [sözü] bozmak Allah'ın lanetlediği fiillerin başında gelir. Bunun nedeni, ahdi bozmanın toplumda büyük zararlara sebebiyet vermesidir.
Ahdini bozanlar Felak suresinde "düğümlere tükürüp üfleyenler" olarak da nitelenmiştir:
Felak/1-5, Mü'minun/8, Mearic/22- 35, Bakara/177, Ahzab/23, Ra'd/20, Bakara/40, Ahzab/15, Al-i Imran/76.
Yemin eden, ahitleşen ve ahdini sağlamlaştırıp pekiştirdikten sonra bozan kimselerin durumu, Nahl/92. ayette, yününü eğirip sağlam bir şekilde büktükten sonra onu tekrar çözen bir kadının durumuna benzetilmektedir. Bir kadının kendi eğirip büktüğü yünü tekrar çözmeye kalkması, ahitlerini bozanları karakterize etmek için yapılan bir tasvirdir. Arap örfüne göre yapılan bu benzetmenin belirli bir kadını işaret ettiği nakillerde yer alsa bile, karakterize ettiği kişiliğin ahitlerini bozan tüm erkek ve kadınları kapsadığı açıktır.
Ne yazık ki, ekonomik, politik ve kişisel çıkarlar söz konusu olduğunda, toplumda büyük tanınan ve çeşitli özellikleriyle temayüz etmiş pek çok kişinin kolayca ahitlerini bozduğu, çeşitli mazeretler ileri sürerek verilen sözleri yerine getirmemeye çalıştığı gözlenmektedir. Müslüman toplumların bu konudaki ahlakî disiplinsizliği, sosyal bir yara olarak nitelenebilecek kadar yaygın bir tablo arz etmektedir. Müslümanlar daha birçok ahlakî değer gibi, sözünde durma, ahitlerini yerine getirme, yeminlerinin muktezasına uyma gibi konularda da Kur'an'ın temel ahlâk parametrelerini iyi anlayıp içselleştirmeli, böylece ahlâk bakımından topluma örneklik etmeye elverişli bir kişiliğe kavuşmalıdır. {Maide/89}