اهل Ehl sözcüğünün anlamı, " Nitel olarak oluşturulan yakınlık; bir değerin, bir nesnenin kendisine yaklaştırdıkları" demektir.
Kişinin ehli, aşireti; eşi, çocukları, torunları ve yakınlık kurdukları"dır. Yani kişinin nesep, din, meslek, sanat, ev, kent merkezli yakınları onun "ehl"idir. (LİSAN, TAC, MÜFREDAT)
Bunu, Nisa/ 35, Kasas/ 29, Ta Ha/ 132, 10, Neml/ 8'de kişinin aile, akraba olarak yakınlarının "ehl" olarak ifade edildiğini görebiliriz.
Ev ortamına alıştırılmış, hayvanlara "ehlî hayvan (evcil hayvan)" denir.
Bir işe yakınlığa ve yatkınlığa da "ehliyet" denir. Nitekim Müddessir/65'te bizzat Allah da kendisini "ehl-i takva ve ehl-i mağfiret " olarak nitelemiştir. Nisa/ 58'de emanetlerin ehil (işi bilen, o işe en yakın ve yatkın olan) kişilere verilmesi emredilmiştir.
Peygamberin, ehli ise ümmeti ve milletidir: Ahzab/ 33, Hud/ 73.
Hud/46'da Nuh peygambere oğlu için "o senin ehlinden değildir" denmesi, oğlunun Nuh'a inanmayanlardan olduğunun bildirilmesidir.
Kur'an'da (Meryem/ 55, Hud/ 46, 81, 40, Hıcr/ 65) Peygamberin, peygamberlik yönüne göre ehli ise kendisine inananlar ve kendisini izleyenlerdir.
Kuran'da, Ehl-i kitap, Ehl-i İncil, Ehl-i karye, Ehl-i kura, Ehl-i medine, Ehl-i beyt, Ehl-i zikr, Ehl-i Medyen, Ehl-i Yesrib, Ehl-i nar, Ehl-i takva, Ehl-i mağfiret ve Ehl-i emanet" ifadelerini görmekteyiz.
" آلÂL"
Âl, sözcüğü de "ehl" sözcüğünün değişmiş hali olup anlamı aynıdır. Ama kullanımda özel bir farkları vardır. " ehl" , sıradanlık ve ehliyet açısından yakınlığı ifade ederken "âl", sadece "seçkin, nitelikli yakınlar" için kullanılır. (Ebu Hilal el Askeriy; el Furuku fi'l lugat)
Kuranda "Al-i fir'avn, Ali- Imran, Al-i Musa, Al-i Harun, Al-i İbrahim, Al-i Yakup, Al-i Lut, Al-i Davut" ifadelerini görmekteyiz.