Muhterem Hocam,
Nasılsınız? Rabbimden sağlık, afiyet ve çalışmalarınıza hayırlı bereket vermesi dualarımla selamlıyorum sizi.
Lûtfedip gönderdiğiniz sizin koyduğunuz isimle “tebyin” çalışmalarınıza ilişkin değerli kitapları aldım.Zaten daha önceden sitenizde bazı surelerden bahsettiğim gibi öğrencilerle yaptığımız tefsir çalışmalarında istifade etmiştik.Haftanın başka bir gününde arkadaşlarımla yaptığımız tefsir derslerinde de zaman zaman size ait değerli bilgileri paylaşmıştım.
Klasik Tefsir Kitaplarından bir çok kavram ve yorumda farklı açılımlarınız faydalı oldu.Rabbim razı olsun. Ancak şunu belirtmeliyim ki sizin açılımlarınızda da (cahil cesareti olsa gerek) kalbimi mutmain etmeyen,aklıma yatmayan bazı hususlar var.
Örneğin; Necm Sûresinde ki Hz.Peygamberimiz (sav) e gelen vahyin bizzat Allah tarafından gözle görülür biçimde (11-13. ayetler) indiğini belirtiyorsunuz.Keza Alak Suresi de bu minval üzere.O zaman Şûrâ 51 ayet-i kerimede belirtilen vahyin 3 çeşit nûzuluna 4. bir çeşit “Bizzat Allah tarafından Peygamberimiz`in gözü görür vaziyette çeşidi mi var ? Siz (Sünnet-Hadis) rivayetlerin hiç birini yanılmıyorsam kabul etmediğinizden ilk vahyin Cebrail (as) tarafından getirildiğine ilişkin Buhari`de yer alan rivayeti de kabul etmiyorsunuz.Sebep olarak rivayetin tarihle ve Kur`an`la çelişkileri olduğunu söylemektesiniz.
Hz.Ayşe`nin ağzıyla anlatılması bu olayın yalan olduğunu bence kanıtı olamaz.Zira insanlar eşleriyle daha önceden yaşadıkları bir olayı paylaşıp onunda daha sonra bu konuda açıklama yapması son derece doğal ve gerçekçi bir durum.Kaldı ki bu tüm insanlığı ilgilendiren bir vakıa Vahiyse!
Varaka`nın gaybı bilmesi konusunda da izninizle fikrimi şöyle arz etmek istiyorum.Kitap Ehli olan Varaka elindeki Kitap`tan beklenen peygamberin adı “Ahmed” olan Hz.İsa`nın bildirdiği elçiye işaret var (61/6.ayet)
Şuda bir gerçek ki Sünnet-Hadis adı altında iyi niyet söylemiyle (!) ya da siyasi,sosyal,ekonomik menfaatlerine sıçrama taşı yapmak adına bir çok uydurmalarla İslam Dini bulandırılmış,içinden çıkılmaz hal almasına sebeb olunmuş maalesef.Buna rağmen ölçümüz “Furqan” olmalı ,tüm bilgileri bu ölçüye vurmalıyız.Tamamen Siyer,Hadis,Tarih ilmini hayatımdan çıkardığımda Peygamber`imin bana örnekliğini anlamam benim açımdan imkansız görünüyor.
Değerli Hocam; Ömrünüzü adadığınız “Kur`an Hizmetkarlığınıza” saygı duyuyorum.Lütfen benim zerre mesabesinde ki bilgi kırıntılarımla yapmış olduğum bu görüşleri saygısızlık olarak addetmeyin.Yine de insan olmamız hatasız olmadığımızın kanıtıdır.Rabbim size ve tüm bu uğurda emek,zaman,maddi imkanlarını harcayan mü`minleri dosdoğru yoluna iletsin. Heva ve heveslerinin tutsağı etmesin.
Hacc/27. Ayet`e ilişkin önerdiğiniz tefekkür etmem sonucu şunları aktarabilirim;
Sûrenin ilk başından bu ayete kadar ki ayetlerin içeriği inancın sorgulanması,Rabbim Allah deyip bunun yanı sıra farkına varmadan yada zanla hareket edip, gizli ilahlarımızın var olup olmadığının sorgulanması,
Sevgi,korku,itaat,dost edinme,ahiret inancı,sorguya çekilme,vb insani his ve davranışların kimi memnun etme adına yapıldığını düşünmeye,muhasebe etmeye çağrı,
Allah`ın Kitab`ı yerine kendimizin verdiği payelerle “Allah Dostlar” nın Kitap`larına sarılmamız neticesinde nasıl nefsimizin (şeytanın) peşi sıra gideceğimiz olgusuna, tehlikesine dikkat çekilmesi,
Kevni ayetlere dikkat çekilmekte,canlı cansız tüm mahlukatın fıtratıyla çelişmeyip Allah`a secde/itaat ettiklerine,Allah`ın Kitabına tabi olan İnsanlarında bunlarla birlikte fıtratına aykırı bir tutum sergilemedikleri,
Yaşamını (Dinini ) Allah`a has kılarak yaşayanların cennetle ,Başkalarının Kitaplarına göre yaşayanlarında cehennemde ebedi kalıcılar olduğu,
Bu iki grup insanın da eşit bir şekilde Allah`ın misafiri olarak Evine davet edildiğini ,
Gelmek içinde oğlumu/kızımı evlendireyim,emekli olayım,hele refah düzeyimi yükselteyim,şehveti duyguların köreldiği zamanda giderim değil,
Sağlık ve gidebilecek maddi imkanı bulduğu ilk fırsatta gitmelerinin “Allah`ın kulları üzerinde hakları ” olduğunu bilip yola koyulmaları,
Zira bu yolculuğun getirisini,rahmetini bu ziyarette bulunmadan anlamak imkansız.Hani ” Anlatılmaz! Yaşanır.” diye bir söz vardır.Zaten Rabbimizde gelmeden bunun hikmetini,lezzetini,rahmetini bilemizsin. Farz olan bir keredir.Ancak sen onun idrakine varırsan gönlün burada kalır.Cisimle gelmesende ruhen buraları terk edemezsin.Bu da her nerede yaşarsan yaşa hayatına yön veren bir imana,eyleme dönüşür diyor(Allahualem)
Hem Okyanusta bir damla, aynı zamanda okyanıusun siz olduğunuzun bilincine ulaşma ,marifete erme noktası.
Helal olanların belli sürelerde kısıtlanmasıyla Rabbimizin merhametinin,Rezzak oluşunun bilincine erme,
Tüm kutsadıklarının yalan, tek ve mutlak gerçeğin Allah olduğunu bil daha önce her ne ad altında olursa olsun şirkten temizlen Hanif olarak İbrahim misali yüzünü Rabbinin vechine dön ve hayatının sonuna kadar öylece kal.Döner dönmez yine kaldığın yerden devam etme! Yoksa sûrenin başındaki akibetin değişmez.
Kurban`ı et kesme,et yeme festivali zannetme!.Seni Rabbine yaklaştıran , etini paylaştığın kardeşlerinlede birbirinize kalben yaklaştıran bir vesiledir. ***(33.Ayet)
O ki kurban Rabbine yaklaşmanı sağlıyor, o hade kurbanın sadece Allah için olsun.Tüm vazgeçimlerin Allah adına olsun.Allah`tan başka dost edindiklerinin rızasını kazanmak ıçın ,Allah`a yaptığın gibi onların adını anarak, Allah`ın verdiklerini, Allah`a rağmen sarf etme!
Tüm Kur`an`da anlatılan kıssalar masal olsun için değil! Öğüt alman için.Kavimlerin fıtrata , Kitab`a karşı yaptığı eylemlerin tamamı zulümdür. Zulmedenler er yada geç karşılığını bulacaklardır.Bu Adil olah Allah`ın vadidir.
Seni Allah`ıh Evi`nde misafir edişimizde bunun içindir.Hanif olan İbrahim`in misyonunu bizzat yerinde gör,tefekkür et,tedebbür et,teakkul et,tefakkuh et…
Şeytan ve İbrahim`in savaşında safını belirle!
Şeytan ve Dostlarının mı, Allah ve Doslarının mı yanında yer alıyorsun?
Kulu olduğun Allah`ı hakkıyla takdir edersen, kendilerinden şefaat umduğun, koruyacak sandığın bir sivrisinek mesabesindeki kendisine zarar verenlerin zararını savamayacak acizliktekilerden bir şey beklemez, kul köle olmazsın.
O halde tüm nimetleri veren Allah`ı tesbih et.Müslüman olmakla seçkin ve şerefli bir makamla onurlandıran Rabbine eğil,itaat et,kazan,sarfet..
——–
27.Ayetin Sûreyi iki kısma ayırdığını, tabir caiz ise kırılma noktası oluşturduğunu farkettim.Hacdan önceki hayat ve sonraki hayat.Bunun içinde Hacc kavramını iyi anlamamız,boncuk cıncık alma yeri değil İbrahim`i bir kulluğa taleple gidip hanif müslümanlar olarak dönüşümle ayrılma bilinci..
Sayın Hocam, biliyorum zamanınız çok değerli.Hakkınızı helal edin zamanızı aldım.Aslında daha aklıma takılan bir hayli konu var.İzniniz olursa inşallah daha sonra ki zamanlarda yine görüşlerinize,açıklamalarınıza baş vururum.
Gönderdiğiniz kitapları öğrencilerle ve arkadaşlarımla paylaştık.Allah razı olsun.Kargo ücretini bile ödemişsiniz.Rabbim ecrini versin.Mahcup ettiniz beni.
Emanetleri zayi etmeyen en-Emin`e (cc) emanet kalınız.Selam ve dua ile..
Saygılar…
Asiye Öztüzün
*** 33. ayet: Onlarda sizin için belli bir süreye kadar faydalar vardır.Sonra Kurban yeri Beyti`l- Atik (Kâbe)dir.
Kurban sadece Hacc esnasındamı kesiliyor? Peki Kurban Bayramlarında kesilen kurbanların hükmü nedir? Şimdi dikkatimi çekti..
Telefonla görüştüğümüzde size önerdiğim Hacc/27. ayet ile ilgili yapmış olduğunuz tefekkür ve teemmül maşallah fevkalade olmuş. Sizi tebrik ederim. O güzel düşüncelerinizi başkalarıyla da paylaşılmasında yarar olduğu için bir takdim ile sitenin “Misafir Yazılar” bölümüne koyuyorum. Benim sizi düşünmeye yönelttiğim aslında başka bir nokta idi; Ayetteki “…… SANA GELSİNLER.” ifadesi. Yani hacca giden kişi kime gidiyor?. Orada İbrahim veya onun bu günkü halifesi ile buluşuyor mu? Ona, “malımla, canımla ben geldim, şirkin küfrün karşısında ateşe atılma pahasına da olsa ben geldim, emrine amadeyim” diyor mu? Bu ayetteki “” ifadesini nasıl anlayacağız ve nasıl yaşayacağız? Yine hep beraber düşünmemiz gerekiyor.
Mailinizdeki diğer konulara gelince:
Mailinizde “Siz (sünnet hadis) rivayetlerin hiç birini yanılmıyorsam kabul etmediğnizden… ” demişsiniz. Hayır kardeşim Biz rivayetlere de değer veririz. Ne varki Kur’an’dan aldığımız direktifler doğrultusunda ihtiyatlıyızdır. Biz Kur’an’dan biliyoruz ki Rasülüllah’ın çevresinde bulunanlardan bir kısmı münafık idi. Rasülüllah bunların kimler olduğunu bilmiyordu (Tevbe 101). Biz de bilmiyoruz. Ve biz bunlara da “Sahab-i kiram efendilerimiz”, “Radıyallahü anhüm (Allah onlardan razı olsun) diyoruz. Ve yine Kur’an’dan biliyoruz ki bunlardan bir kısmı “zuhrufalgavl ( süslü sözler)” uydurmuşlardır Ve dinin yozlaşmasına gayret göstermişlerdir. (En’am 112, 113 ve 121).
Değerli kardeşim
Sitede sorular cevaplar bölümündeki Ebu Hüreyre Kimdir?” yazımızı da lütfen tetkik ediniz!
Biz Rasülüllah’ın Kur’an’da tanıtılan kimliğini, kişiliğini örnek alalım. Tıpkı İbrahim’i Kur’an’daki yönleriyle örnek aldığımız gibi (Ahzab 21, Mümtehine 4, 6). Ah keşke biz de yanında olsaydık da adım adım izleseydik! Ama yine Kur’an’dan öğrendiğimize göre Rasülüllah tek şey yapardı: VAHYE; Kur’an’a uymak. Biz de Kur’an’a uyarsak Rasülüllah’ı örnek almış ve onu izlemiş oluruz.