1Ey evine kapanan kişi!
Ayetteki, "متزمّل Mütezemmil" sözcüğündeki "ت Te"nin "ز Ze"ye idğam edilmesi [dönüştürülmesi] ile oluşan "مزّمّل Müzzemmil" sözcüğünün anlamı, elbiseye veya herhangi bir şeye bürünen demektir.
Deyim olarak sözcük;
1. Uykuya hazırlık, iç çamaşırlarını giyip yatağa yatmak, yorganı üstüne örtmek,
2. Kendi halinde yaşamak, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmamak demektir. [Lisanü’l Arab, "zml" mad.]
Peygamberimizin özellikleri itibariyle ayette ikinci anlam ön plâna çıkmaktadır. Çünkü kişiler toplumdaki davranışlarına göre imaj kazanırlar. Rabbimizin tabiriyle, zihinsel yönden sağlıklı, malî yönden varlığı minnete bulaşmamış, yüce bir ahlâka sahip Abdullah oğlu Muhammed, Darü’n-Nedve üyeleriyle Alak suresinin 9-10. ayetlerinde yer alan tartışmayı yaptıktan sonra evine kapanmış, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz olmuştu. Allah da bu surede ona "Ey örtüsüne bürünen!" diye seslenmiştir. Yani "Ey içine kapanan, toplumsal meselelere karışmaz olan, salâtı/sosyal aktiviteyi, sosyal destekçiliği bırakan Muhammed!"
2-4Geceleyin –kısa bir süre hariç; bazen gecenin yarısı bazen bundan biraz eksilt bazen de buna biraz ekle– kalk görev yap. Kendine indirilmekte olan Kur’ân'ı da tebliğ ederken düzgünce düzene koy! "Geceleyin kalk! Kısa bir süre hariç,
"Tertil" sözcüğü; "Bir şeyin tertibinin güzelliği" demektir. Bu sözcük bedevînin dilinde "Bir şeyden birinin diğerine karışmaması, tarak dişi gibi birbirine karışmamış, karışmayan" anlamına gelir. Bu durum, muhkem, kuvvetli, sımsıkı olmanın zıddıdır. Meselâ dişlerin "tertil"i, "dişlerin seyrek bir şekilde düzene konulmuş, dizilmiş olması" demektir ve bu sözcük Arapçada "güzel dizilmiş dişler" manasında da kullanılır. [Lisanü’l Arab, "rtl" mad.]
Sosyal alanda "tertil" ise "konuşma esnasında sözün, yazarken ise kelimelerin, paragraf veya pasajların birbiri ardınca, tek tek, yavaş yavaş, ağır ağır, tane tane dizilmesi, birbirine karıştırılmaması" demektir. Buna göre Kur’an’ın tertili, "Kur’an’ın indiği şekilde tertibinin korunması, bir necmin bir başka necme karıştırılmaması" anlamına gelmektedir.
Kur’an’ın nasıl indirildiği ve nasıl okunması gerektiği Kur’an’da şöyle açıklanmıştır:
* Ve Kur’ân'ı, Biz onu insanlara ağır ağır öğrenip öğretesin diye parça parça ayırdık ve Biz onu indirdikçe indirdik! [İsra/106]
Demek ki Kur’an, konularına göre, necmlere göre, iniş sırasına göre bir tertip ve tasnif yapılmak suretiyle okunmalı ve okutulmalıdır.
Furkan suresinin 32. ayetinde de Rabbimiz Kur’an’ı tertillediğini, yani her şeyi yerli yerinde, birbirine karıştırmadan, bir düzen içinde indirdiğini beyan etmektedir. Peygamberimize ilk gelen vahylerde de [Müzzemmil; 4], Kur’an’ın tertillenmesi, yani necmlerin gayet düzenli tutulması, birbirine karıştırılmaması emredilmiştir. Ama tüm bunlara rağmen maalesef elimizdeki mushaf tertilli değildir. Biz, samimiyetle ve dürüstçe birçok kez dile getirdiğimiz bu hususta, Kur’an’a gönül verenlerin Kur’an ile derin çalışmalar yapıp Kur’an’ı necm necm dizmeleri ve onu bugünkü sure anlayışından öte, gerçek sureleriyle mushaflaştırmaları gerektiğine inanıyor ve bu gayreti onlardan bekliyoruz.
5Şüphesiz Biz, senin üzerine çok ağır bir söz/Kur’ân'ı bırakacağız.
"Ağır söz" ile Kur'an ayetleri kastedilmiştir. Kur'an ayetlerinin neden bu sözcüklerle nitelendirildiği bir kaç şekilde açıklanabilir: "Zor görev", "inecek ayetlerle amel etmenin zor olması", "gelecek hükümlerin ağır olması", "peygamberimize ağır gelecek olması", "hafif ve değersiz olmayan", "inkârcılara ve ikiyüzlülere çok ağır gelecek", "kalıcı", "kıyamette ölçüde/tartıda ağır basan."
Ayetteki, "متزمّل Mütezemmil" sözcüğündeki "ت Te"nin "ز Ze"ye idğam edilmesi [dönüştürülmesi] ile oluşan "مزّمّل Müzzemmil" sözcüğünün anlamı, elbiseye veya herhangi bir şeye bürünen demektir.
Deyim olarak sözcük;
1. Uykuya hazırlık, iç çamaşırlarını giyip yatağa yatmak, yorganı üstüne örtmek,
2. Kendi halinde yaşamak, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmamak demektir. [Lisanü’l Arab, "zml" mad.]
Peygamberimizin özellikleri itibariyle ayette ikinci anlam ön plâna çıkmaktadır. Çünkü kişiler toplumdaki davranışlarına göre imaj kazanırlar. Rabbimizin tabiriyle, zihinsel yönden sağlıklı, malî yönden varlığı minnete bulaşmamış, yüce bir ahlâka sahip Abdullah oğlu Muhammed, Darü’n-Nedve üyeleriyle Alak suresinin 9-10. ayetlerinde yer alan tartışmayı yaptıktan sonra evine kapanmış, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz olmuştu. Allah da bu surede ona "Ey örtüsüne bürünen!" diye seslenmiştir. Yani "Ey içine kapanan, toplumsal meselelere karışmaz olan, salâtı/sosyal aktiviteyi, sosyal destekçiliği bırakan Muhammed!"
2-4Geceleyin –kısa bir süre hariç; bazen gecenin yarısı bazen bundan biraz eksilt bazen de buna biraz ekle– kalk görev yap. Kendine indirilmekte olan Kur’ân'ı da tebliğ ederken düzgünce düzene koy! "Geceleyin kalk! Kısa bir süre hariç,
"Tertil" sözcüğü; "Bir şeyin tertibinin güzelliği" demektir. Bu sözcük bedevînin dilinde "Bir şeyden birinin diğerine karışmaması, tarak dişi gibi birbirine karışmamış, karışmayan" anlamına gelir. Bu durum, muhkem, kuvvetli, sımsıkı olmanın zıddıdır. Meselâ dişlerin "tertil"i, "dişlerin seyrek bir şekilde düzene konulmuş, dizilmiş olması" demektir ve bu sözcük Arapçada "güzel dizilmiş dişler" manasında da kullanılır. [Lisanü’l Arab, "rtl" mad.]
Sosyal alanda "tertil" ise "konuşma esnasında sözün, yazarken ise kelimelerin, paragraf veya pasajların birbiri ardınca, tek tek, yavaş yavaş, ağır ağır, tane tane dizilmesi, birbirine karıştırılmaması" demektir. Buna göre Kur’an’ın tertili, "Kur’an’ın indiği şekilde tertibinin korunması, bir necmin bir başka necme karıştırılmaması" anlamına gelmektedir.
Kur’an’ın nasıl indirildiği ve nasıl okunması gerektiği Kur’an’da şöyle açıklanmıştır:
* Ve Kur’ân'ı, Biz onu insanlara ağır ağır öğrenip öğretesin diye parça parça ayırdık ve Biz onu indirdikçe indirdik! [İsra/106]
Demek ki Kur’an, konularına göre, necmlere göre, iniş sırasına göre bir tertip ve tasnif yapılmak suretiyle okunmalı ve okutulmalıdır.
Furkan suresinin 32. ayetinde de Rabbimiz Kur’an’ı tertillediğini, yani her şeyi yerli yerinde, birbirine karıştırmadan, bir düzen içinde indirdiğini beyan etmektedir. Peygamberimize ilk gelen vahylerde de [Müzzemmil; 4], Kur’an’ın tertillenmesi, yani necmlerin gayet düzenli tutulması, birbirine karıştırılmaması emredilmiştir. Ama tüm bunlara rağmen maalesef elimizdeki mushaf tertilli değildir. Biz, samimiyetle ve dürüstçe birçok kez dile getirdiğimiz bu hususta, Kur’an’a gönül verenlerin Kur’an ile derin çalışmalar yapıp Kur’an’ı necm necm dizmeleri ve onu bugünkü sure anlayışından öte, gerçek sureleriyle mushaflaştırmaları gerektiğine inanıyor ve bu gayreti onlardan bekliyoruz.
5Şüphesiz Biz, senin üzerine çok ağır bir söz/Kur’ân'ı bırakacağız.
"Ağır söz" ile Kur'an ayetleri kastedilmiştir. Kur'an ayetlerinin neden bu sözcüklerle nitelendirildiği bir kaç şekilde açıklanabilir: "Zor görev", "inecek ayetlerle amel etmenin zor olması", "gelecek hükümlerin ağır olması", "peygamberimize ağır gelecek olması", "hafif ve değersiz olmayan", "inkârcılara ve ikiyüzlülere çok ağır gelecek", "kalıcı", "kıyamette ölçüde/tartıda ağır basan."